2 Ekim 2012 Salı

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Eğitim anlayışı- II

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Eğitim anlayışı- II

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim anlayış ve metotlarında da önemle vurgulanan ”birey merkezli” ve aile ve öğretmenlerin hayati rol oynadığı bir sistem geliştirdiğinin, temsil (yani örnek olma ve uygulamalı gösterme) metodunu kullandığının altını önemle çizmiştik. Fedakârlık ve vefa anlayışı üzerine kurulmuş bu sistem, ahlaki olmak kaydı ile bütün modern metotlara ve yeniliklere de açıktır demiştik. Bu hafta da Gülen’nin bu metodunun modern metotlar arasındaki yeri üzerinde durmaya çalışalım;

Şüphesiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim anlayış ve modelini pek çok anlayış ve teorilerle kıyaslamak mümkün. Ama Aslandoğan’ın da belirttiği üzere, temel olarak üç önemli teori ile benzerlikler arz etmektedir:

1. Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi, 2. Vygotsky’nin Sosyal Kognitif Teorisi, 3. Paivio’nun dual kodlama teorisi:

Bu teorilerden Bandura’nın öz irade ve güvenilir model oluşturulması teorisi Gülen’in rol modeller ve onların güvenilirliği üzerine kurduğu modeli ile aynı paraleldedir. Vygotsky’nin sosyal kavrama teorisi ile Gülen’in aileye ilk öğretmenlik ve örneklik vazifesini vermesi arasında büyük benzerlik mevcuttur. Paivio’nun ”Dual Coding Teorisi”nin ise Gülen tarafından benzer şekilde çok sıklıkla kullanıldığını görmekteyiz. Paivio’nun dil, şekil ve canlı anlatım metodu şeklinde özetleyebileceğimiz bu metodu Gülen’in, hikâye, görsel temalar vb. şekillerde sıklıkla kullandığını görmekteyiz.

Manevi değerlere atıf yapması açısından ise Gülen’in akıl ile kalbi birlikte ele almadaki vurgusu James Moffett’in ruhi ve akli eğitimi birlikte ele alan anlayışına çok yakındır ve her iki sistemde de öğretmen önemli ve merkezi bir rol oynamaktadır. Ayrıca Moffet’in elektronik pedagoji teorisi Gülen’in hedeflediği dindarlar ve kültürler arası diyalog hedefine ulaşmada önemli katkılar sağlamaktadır.

Burada özellikle günümüzde dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde 1930’lu yıllardan itibaren bilhassa özel okullarda yaygın olarak kullanılan ve İskandinav ülkelerinde de pek çok özel eğitim kurumu tarafından da benimsenmiş olan Montessori metodundan ve bu metodun benzer bir yorumuna sahip Howard Gardner’dan da bahsetmek gerekir.

Montessori, Gardner ve Gülen’e göre fıtrat ve eğitim insanın kabiliyetlerinin ve kapasitesinin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Montessori ve Gülen’in eğitim anlayışında insan bütün yönleri ile ele alınmakta ve karakteristik, ahlaki ve ruhi yönleri birlikte eğitilmektedir. Gardner ise insanı daha çok entelektüel yönü itibari ile ele almaktadır. Ayrıca Montessori ve Gülen’den farklı olarak Gardner’in fikirlerinin daha çok teorik olduğu söylenebilir. Zira Montessori ve Gülen bizzat birer eğitimci olarak çocuklarla ve onların aileleri ile birlikte uzun yıllar çalışarak bu fikirlere uygulamalı olarak ulaşmışlardır.

Fakat Montessori ile Gülen arasında da çok bariz farklar vardır. Montessori Gülen’den farklı olarak özellikle toplumdan uzaklaşmış ve problemli çocuklardan yola çıkarak bir teori ve metot geliştirmiştir. Ama Gülen zeki veya zeki olmayan, zengin veya fakir ayırımı yapmadan toplumun her kesiminden gelen farklı tarzda çocuklara eğitim sunmuş ve sunmaktadır. Diğer taraftan her ikisi de çocuğun kişilik gelişiminde otokontrol sistemine yani, onun kendinden motorlu hale getirilmesine çok önem vermişlerse de, Montessori’nin kişisel gelişim adına çocuğa tanıdığı aşırı özgürlükler Gülen’in sisteminde daha ölçülü ve sınırlıdır. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin anlayışında çocuk üzerinde oluşturulan belli bir takip ve kontrol metodu göze çarpmaktadır.

Gülen’in öğrettiği evrensel değerler birçok düşünür ve ilim adamı tarafından da dile getirilmiştir. Örneğin Erich Fromm da 1950’lerde sevgiye vurgu yapmıştır, sevginin sağlıklı toplumlar için öneminden bahsetmiş ve sevgi sayesinde birbirimize ve topluma karşı özen ve saygı göstermeyi öğrenir ve sorumluluk duygusuna ve bilgiye ulaşırız demiştir. Hakeza Bertrand Russell (1961) da sevgi ve bilgiyi karakter ve ilerlemenin temeli olarak görmüştür.

Whitehead ve Postman gibi Gülen de insani değerlerden ve ahlaktan uzaklaşan ve sadece materyalist bir başarıya kilitlenen eğitim sistemleri ve kurumlarında idealsiz öğrenci yetiştirildiğini ve bunun büyük bir eksiklik olduğunu ifade etmektedir. Nelson ve Michel’e göre Gülen’in eğitim anlayışında yetişen fertler kalp ve kafa izdivacını sağlayabilen çift kanatlı insanlardır. Bunu da en iyi şekilde insanlara hizmet olarak döndürmektedirler. Gülen’e göre ahlaki karakterin beslenmesi ruhun bilgisi ile mümkündür.

Bu hususta Fethullah Gülen Hocaefendi antik filozoflardan günümüze kadar aktarılmış olan ve İslam dünyasında da Miskeveyh, Gazali ve Said Nursi gibi düşünürlerin dile getirdikleri ruhun üç fakültesinin altını önemle çizer: Akıl, Gazap ve Şehvet. Bunlar sırası ile hikmet, cesaret ve neslin devamı için verilmişlerdir. Az veya çok kullanılması her zaman problem olmuştur. İdeal olan ise gerektikleri yer ve ölçüde kullanılmalarıdır. İnsanın kâmil manada insan olabilmesi bu üçünü ölçülü kullanmasından geçer ve bunun yolu da ancak eğitime bağlıdır.

Gülen’in Hizmet anlayışı Max Weber’in ”Dünyevi Asketizm” teorisi ile de örtüşmektedir. Diğer yandan ise evrensel ahlak ve ethos anlayışının çağdaş alman düşünür Hans Kung’un felsefe ile benzer olduğu söylenebilir.

Özet olarak, Fethullah Gülen Hocaefendi almış olduğu klasik İslami eğitimi doğu ve batı klasiklerini okuyarak geliştirmiş, eğitim ile alakalı teorilerinde dinin pedagojik yönünü, yani bizzat İslami birikim ve kültürden yola çıkarak ’Peygamberlerin metodu’ şeklinde de ifade edilebilecek olan bir metodu, modern bir takım teorilerin tesirinde kalmadan özgün bir şekilde ortaya koyabilmiştir. Fakat unutmamak gerekir ki bu metot her ne kadar kaynak olarak modern çağın üretimi olan bir metot olmasa da pek çok yönden modern pedagojik modellerle örtüşmektedir.


Zaman İskandinavya - M. Mustafa Akdağ - 31 Aralık 2010

Fethullah Gülen’in Eğitim Anlayışının temeli: Sevgi ve Hoşgörü

Fethullah Gülen’in Eğitim Anlayışının temeli: Sevgi ve Hoşgörü

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eğitim anlayışını incelemeye öncelikle onun eğitim kelimesine yüklediği manaları açıklayarak başlayalım:

Gülen’e göre “Eğitim” sadece bilgi aktarma manasına gelen “Öğretim”den ibaret değildir. Bireyin akıl ve ruh dünyasına şekil vermek ve form kazandırmak esastır. Bu şekil ise içerisinde sevgi ve güzel ahlakın öğretilmesi, öğrenilen ahlaki değerlerin bizzat uygulamalı olarak öğrencilere örnek olunması ile gerçekleşmektedir. Eğitim modernleşmenin ve sosyal gelişimin temelidir. Fethullah Gülen bunu şöyle ifade eder: ”İlim ve bilginin araştırılması insanın en büyük görevi ve yaratılmasındaki esas amaçtır. Bu amaçla eğitim vermek veya almak ise, bir insan olarak bizim varlık içinde en üst seviyeye ulaşma ve varlığımızın ruhi, entellektüel ve fiziksel boyutlarını mükemmelleştirme sürecidir.”

Gülen tasavvufta önemli bir kavram olan „İnsan-ı Kâmil“ modelini modern çağda yeniden hayata geçirmeyi, yani eğitilmiş ve üstün erdemlerle donatılmış bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Amaçlanan bu ideal bireyler kendisi tarafından ”Hizmet İnsanı” olarak tanımlanmıştır. Fethullah Gülen nihai olarak kâmil insanlardan oluşan müstesna bir toplum hayal etmiş ve bu nesli de „Altın Nesil“ diye isimlendirmiştir. Beklenen bu Altın Nesil daha önce de büyük düşünürler tarafından bazen ”Asım’ın Nesli” bazen de ”Beklenen İmanlı Nesil” olarak tanımlanmıştır. Gülen bu hayale ancak eğitim ile ulaşılabileceğine inanmaktadır. Böyle ideal bir eğitim ise uygulamalı üstün bir ahlak öğretisinin modern bilim ile desteklenmesi sayesinde gerçekleşir ve her şeyden önce de temelinde insan sevgisi olmalıdır.
Gülen’in eğitim siteminin amacı; insana mesuliyet duygusu ve vazife şuurunun kazandırılması, ahlaklı ve dürüst insan olmanın gereklerinin öğretilmesi ve insanın kendi kendisini ve dolayısı ile de insana ait yüce değerleri unutmamasının sağlanmasıdır.
Bu açıdan eğitim bireyin aklı ile birlikte ruhunu da şekillendirip küresel bir köye dönüşen dünyada çok farklı kültür değerlerinden gelen ve bir arada yaşamaya mecbur olan insan ve toplumları barış, adalet ve refaha ulaştırmaya çalışmaktadır.
Kullandığı metot açısından ise Fethullah Gülen bireyi merkeze alan ve kendine has bir metot oluşturmuştur.
”Temsil Metodu” olarak da adlandırabileceğimiz bu yöntemde örnek olma ve uygulamalı olarak gösterme esastır ve aile, öğretmenler ve arındırılmış bir sosyal çevre üzerine kurulmuştur. Fedakârlık ve vefa duyguları ile hareket eden öğretmenlerin kalitesi çok mühimdir.
Çocuğa maddi ve manevi bir bütün olarak yaklaşılmakta ve onu topluma kazandırma hedefi güdülmektedir. Öğrencilerle küçük gruplar halinde ve birebir özel ilgilenme şeklinde bir metot geliştirilmiştir. Zor ve şiddet kullanan bir metot değildir. Kişilerin akıl ve vicdanını ikna etme ve onları eğitme, yapılacak işi de sevdirme yöntemini kullanır. Bu sistemde cezalandırma da vardır ama kesinlikle fiziksel cezalar değildir. Ayrıca bu eğitim sisteminde cinsiyet, din, dil, ırk ve renk ayrımcılığına yer yoktur.
Gülen’in eğitim metodunun diğer bir özelliği de ”Transcendent” (Aşkın) bir eğitim vermesidir. Bu sistemde direk bir bilgi aktarımından ziyade dolaylı bir metot benimsenmektedir. Başarı için ise doğru seçim, pozitif düşünce ve değerlere saygı temel şartlardır.
Gülen ayrıca eğitimde dinin ve manevi desteğin önemine özellikle dikkat çekmektedir. Bu açıdan anne babanın özellikle çocukların erken dönem eğitimini kendilerinin bizzat vermesi gerektiği kanaatindedir. Çocuğun anne ve babasından istediği en büyük hediye şefkattir. Gülen aslında çocuk eğitimini temelde ailenin kurulması aşamasından itibaren ele almaktadır. Çevresel faktörler ise dikkatle ayarlanmalıdır. Anlatılan bilgiler gerçek hikâyelerle desteklenmelidir. Geçmişte yaşamış din büyüklerinin hayat hikâyelerine önem verilmelidir. Dürüstlük, doğruluk ve güvenilirlik her zaman en çok dikkat edilmesi gereken erdemler olmalıdır.
Ahlaki olmak kaydı ile bütün modern metotlara ve yeniliklere de açıktır. Kendini ve araçlarını sürekli yenilemektedir. Bu metodu kullanan dünya geneline yayılmış Gönüllüler Hareketi Okulları da ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok başarılar elde etmekte ve bulundukları bölgelerde her kesimden çok rağbet görmektedirler.
Sonuç olarak ise Fethullah Gülen’in kısaca özetlemeye çalıştığımız bu eğitim modeli ile günümüzde en çok ihtiyaç duyulan dört ana hedefe ulaşılmaya çalışılmaktadır: 1. Dinler (İnananlar) ve Kültürler arası diyalog. 2. Karakter eğitimi. 3. Ailenin eğitime katılımı ve bizzat kendisinin eğitilmesi. 4. Pozitif Bilimler ve Ruhaniyatın birbirine entegre edilmesi.

Zaman İskandinavya - M. Mustafa Akdağ - 6 Kasım 2010